Remember what dad used to say: “Grab the future by the balls. Fuck the past in the ass.”
Xavier Dolan’ın geçmişi kurcalayan, insanların ve insan ilişkilerinin dengesizliğini, çarpıklığını gösteren melodramları, çekingenlikten oldukça uzak bir tavırla ekranına yansıttığı filmlerinden Mommy, bariz şekilde Dolan’ın kimliğinin ögeleriyle en yoğun şekilde bezenmiş yapımı. Filmin en belirgin yanı, hikayenin gidişatını zaman ve olaydan ziyade karakterlerin kompleks ruh hallerinin belirliyor olması. Ana karakterler bir anlatının öznesi olmaktan çıkıp izleyicinin iç seslerine dönüşerek gerçek bir dünya, gerçek bir trajedi haline geliyor. Film, bir taraftan anne-oğul arasındaki yoğun sevgi üzerine anlatılmış hikayesini takip ederken diğer taraftan şiddeti, şiddetten doğan kopukluğu ve kıvrandıran ayrılıkları bütün çıplaklığıyla hazmettirmekte. Filmin 1:1 oranlı görüntüyle yansıtılması karakterlerin film sürecinde yaşadığı yoğun duygu karmaşası ve ikilemlerin arasına sıkışmalarının göstergesi; tam ekran görüntüyle yansıtılan ender sahnelerde ise karakterlerin ruhsal durumlarının beklenmedik pozitif yönde değişikliği izleyiciye aşılanıyor.
Daha ilk sahnede karşımıza çıkan kazada anne karakterinin, Diane, hakaretler savurup olay yerinden ayrılması bile izleyiciye bu hikayenin beklendiği gibi olmayacağına dair büyük bir ipucu vermekte. Hayali bir Kanada’da geçen hikayede, çıkardığı yangın sonucunda ıslahevinden atılarak tekrardan annesiyle yaşamaya başlayan Steve’in çevresiyle, özellikle de annesiyle olan çalkantılı ilişkisini izliyoruz. Yeni iktidara gelmiş bir hükümetin yasa tasarılarının Steve ve Diane karakterleri üzerindeki etkileri de cabası. Tasarılar, sağlık hizmetlerindeki değişiklikler ile maddi ve manevi açıdan uygun olmayan velilerin mental problemlerle boğuşan çocuklarının devlet himayesine verilmesinin meşru görülmesi. Steve karakteri; öfke sorunları, bağlanma bozukluğu ve DEHB ile boğuşan, patlamaya meyilli ergen tanımına her açıdan uyan şekilde yazılmış ve sahne edilmiş. Annesine dahi sözlü ve fiziksel şiddet uygulayacak kadar davranış bozukluğu yaşayan Steve’in aynı zamanda annesine olan düşkünlüğü, hatta rahatsız edici derecedeki tiryakiliği bu hikayenin ana ikilemi. Filmin ilerleyen dakikalarında karşılaştığımız Kyla karakteri ise bu sorunlu anne-oğulla tanıştıktan sonra hem onların hem kendisinin hayatına renk getiren ve hikayenin gediklisine dönüşen, ücretli izindeki kekeme bir öğretmen, bir başka anaç figür. Her ne kadar filmde Kyla’nın ailesi konusunda ayrıntıya girilmese de erkek arkadaşı ve kızı ile olan ilişkisinin gergin olduğu gayet belirgin.
İzleyiciye en sert darbeyi vurmuş sahnelerden biri de ‘mükemmel gelecek’ hayali. Bir annenin, çocuğunu hep görmek istediği intizamlı kılıfına sokan bu düş, Steve’in kamu hastanesinin otoparkında görevliler tarafından zapt edilmek için dayak yemesi ile sonlanır. Filmin sonlarına doğru, Steve’in gidişinden aylar sonra, Diane Kyla ile konuşurken şöyle der, “Onu oraya götürdüm çünkü umudum var.”
Mommy, ‘mutlu son’ denilen şeyi sorgulamakla kalmıyor, aynı zamanda ümit dolu olmanın götürüsünün ayrılık olabileceğini gösteriyor. Kanıksanmış ahlaki değerlerin tutarsızlığını en çetin haliyle yansıtmayı başarmış, cesur yapıtlardan biri.
Dolan’ın diğer filmlerinde de kullandığı, anlaşılan tedavülden kaldırmayı da pek düşünmediği belirli ayrıntılar ve semboller, genç yönetmenin bu 5. filminde de altı çizilmiş bir şekilde çıktı karşımıza. Çamaşır odasının eskimiş buğulu camları ve ardındaki kişiler tıpkı Mommy’de olduğu gibi yönetmenin 2019 yapımı filmi Matthias & Maxime’de de görülür. İlişkilerin farklı evrelere dönüşmesine vurgu yapılan bu sahnelerde, Matthias & Maxime’de dostluğun şehvete geçişinin ilk adımını, benzer şekilde Mommy’de de bir yabancının ilk defa dost olarak algılanmasını camların ardından göstermiştir bize Dolan.
Anne figürünün hayatındaki etkilerini bariz bir şekilde başyapıtlarına yansıtan Dolan, eril figürü neredeyse hiç izleyiciye göstermez. Bunu bir röportajında “Bu bir problem mi ki? Baba görmüyorum.” diyerek açıklamıştır.
Comments