Sadece biz doğurduğumuz için kendi çocuğumuzu sevmek zorunda mıyız? Lynne Ramsay’in 2011 yılında aynı adlı romandan uyarlanan filmi Kevin Hakkında Konuşmalıyız tam da bu soruya odaklanıyor: Tilda Swinton tarafından canlandırılan Eva, hamileliği sebebiyle hayallerine ve iş hayatına bir ara vermiştir. Ancak doğduğu andan itibaren oğlu Kevin ile aralarında bir iletişimsizlik vardır. Zaman geçtikçe Kevin’ın yaramazlıkları daha tehlikeli bir boyut almaya başlar. Film bir yandan anne sevgisinin (ya da sevgisizliğinin) çok yönlü ve karmaşık doğasını, bir yandan da kötülüğün kökenini merkezine alıyor. Kötülük doğuştan mıdır sonradan mı edinilir? Reddedilme hissinin bir sonucu olarak kötü birine dönüşebilir miyiz? Film bu soruları merkezine alıyor.

Film; hikâyenin en can alıcı noktası olan “school shooting” yerine bir festivalde domates sosuyla kaplanmış, vücutlarla dolup taşan bir planın merkezindeki Eva ile başlıyor. Eskiden bir seyahat yazarı olan Eva, beklenmedik hamileliğinin ardından bir turizm acentasında çalışmaya başlıyor. Anne olmayı düşünmediği bir zamanda tutkularından vazgeçmesine sebep olan Kevin’a karşı sevgisizliği biraz da buradan geliyor. Filmin montajı Kevin’ın eğitimi boyunca hayatının farklı evreleri, Eva’nın Kevin’dan önceki hayatı ve lise katliamından sonrası olmak üzere farklı zaman dilimleri etrafında dönüyor. Diğer klişe school shooting hikâyelerine karşın, Kevin Hakkında Konuşmalıyız bize Kevin’ın kötülüğünün otopsisini yapıp onu bu noktaya getiren etkenleri bir nedensellik çerçevesinde sunan montajıyla diğerlerinden ayrılıyor. Bunu yaparken annesi Eva’yı ana suçlu olarak göstermektense bizleri, olaylara onun bakış açısından bakmaya davet ediyor. Peki tüm bu bakış açılarını film bize nasıl aktarıyor? Bunu anlamak için filmdeki üç zamana paralel olarak işlenen üç faktöre odaklanacağız: kan, mesafe ve ses. Farklı zamanları belirtmek içinse Kevin’ın doğumundan öncesi için (0), Kevin’ın çocukluğu için (A), ergenliği için (B) ve katliam sonrası için (C) kullanacağız.
Öncelikle, filmde benzer zamanlarda ortaya çıkan ve oldukça dominant olan kırmızı rengi üzerine duracağız: Açılış sahnesinde domates sosu kaplı yarı çıplak bedenlerle dolup taşan planın ortasında Eva’yı insanların sırtında taşınırken görüyoruz. İlk başta, ses planındaki bağırışların festivalde eğlenen insanların gürültüleri olduğunu düşünsek de zaman geçtikçe çığlık ve bağırışların lisedeki katliamın sesleri olduğunu fark ediyoruz (özellikle de bu sahne tekrardan gösterildiğinde). Bu açılış sahnesi filmin formu hakkında bize bilgi veriyor: Eva’nın kocasıyla olan sahnelerinde sıcak renkler, omuzda kamerayla çekilen planlar, bağımsız hareketler ve titremeler, odak kayması gibi daha serbest bir stil seçilirken; Kevin’ın doğumundan sonrasını gösteren sahnelerdeki geniş planlar, soğuk renkler ve düzenli simetrik kompozisyonlar gibi stilistik tercihler, Eva’nın hayatındaki deli doluluktan düzene geçişi sergiliyor (0). Kevin’ın doğumundan sonra ve ergenliğinde (A)-(B) kırmızı rengini kalemler ve boyayla görüyoruz. Kevin, annesini dinlemeyi reddediyor. Eva’nın seyahat haritalarıyla özenerek dekore ettiği odasını kırmızı boyayla kaplamaktan çekinmiyor. Annesi bunu neden yaptığını sorduğunda bir sebebi olmadığını, sebebinin bu olduğunu söylüyor. Benzer bir soru filmin sonundaki hapishane ziyaretinde de karşımıza çıkıyor.

Filmde çilek reçeli de sürekli tekrar eden bir motif olarak önümüze geliyor. Kevin reçelli ekmeği masaya yapıştırıyor. Neredeyse hiç akşam yemeği sahnesi görmüyoruz ama Kevin’ın ekmeğe reçel sürdüğü pek çok kahvaltı sahnesi var. Katliam sonrasına bakarsak (C); kırmızı rengi, kurbanların kanı haline geliyor. Ve sonrasında kurbanların yakınları tarafından yapılan, Eva’nın evinin duvarını kaplayan kırmızı boyaya dönüşüyor. Boyayı temizlemeye çalıştığı sırada gösterilen flashback’ler, bizleri bu anne çocuk ilişkisinin farklı anları arasındaki neden-sonuç ilişkisini kafamızda inşa etmeye davet ediyor.
Filmde mesafe de oldukça önemli bir eleman. Bu, bazen mizansenle oluşturuluyor (Kevin ve Eva’nın farklı köşelerde oturduğu geniş planlar, kullanılan geniş objektifler, alan derinliği…). Kevin’ın küçüklüğünde (A) Eva’yı ona bir şeyler öğretmeye çalışırken görüyoruz: sayılar, nezaket kuralları, balonla oynama… Ama Kevin ona cevap vermeyi ve iletişime girmeyi reddediyor. Ancak babası geldiğinde oldukça sevecen duruyor. Bu eğitim sahneleri oldukça ilginç çünkü Eva’nın Kevin’a hapishane ziyaretinde de aynı şemanın kullanıldığını görüyoruz. Anne ve çocuğun birbirlerine duyduğu karşılıklı nefrete rağmen bunu benzer şekillerde birbirlerine aktardıklarını fark ediyoruz. Sanki birbirlerine olan tahammülsüzlükleri, bir iletişim biçimini oluşturuyor (Eva’nın Kevin’dan kurtulmaya çalışırken kırdığı yumurtaları ayıklaması ve Kevin’ın kopardığı tırnaklarını ayıklaması). Planlarda ve karakterlerin hareketlerinde de anne ve çocuk arasında bu iletişimsizlik üzerine kurulu etkileşim devam ediyor. Bu da bizi sese odaklanmaya çağırıyor.

Ses, anne ve çocuğun ilişkisindeki farklı anlarda önemli bir bağlantı elemanı. Bu bağlamda üç tip sesten bahsedebiliriz: ses, gürültü ve sessizlik. (A), (B) ve (C) zamanları arasındaki geçiş sakin bir country müziğiyle yapılıyor. (Bu da katliamla bir tezatlık oluşturarak onu güçlendiriyor.) Gürültüye gelecek olursak, Kevin bebekken ağlamaya başladığında Eva onu çıkarıp sokaktaki inşaata götürüyor. Kevin’ın diğer ağladığı zamanlarda da (A), montaj onun ağlamasını diğer rahatsız edici gürültülerle iliştiriyor (trafikteki kornalar, inşaat makinesi sesleri…). Böylece Eva’nın gözünde Kevin’ın sesinin çağrıştırdıklarını bize sunuyor. Hapishane ziyaretinde ise sekansta bir sessizlik hâkim. Bu da Kevin’ın eğitimi boyunca annesiyle iletişimi reddeden tavrına ya da sadece onun sözlerini alaylı bir şekilde tekrar etmesiyle benzerlik taşıyor. Bu iletişim(sizlik)de sessizlik kadar önemli bir rol oynuyor. Lacan’ın sözlerini ele alacak olursak anne çocuk iletişiminde anne, bir Öteki figürü oluşturarak çocuğun benliğinin inşasına yardımcı oluyor. Bu iletişimde çocuğun arzu ve ihtiyaçlarını ifade etmesi ise sözler aracılığıyla gerçekleşiyor. Freud’da Fort-Da oyunu aracılığıyla ölüm ve yaşam güdülerinin oluşumuna dair çocuk oyunu ve iletişimde sözlerin önemine dair bir ısrar görüyoruz. Filmde de anne çocuk arasındaki iletişimsizlik ve sözlerin eksikliği de Kevin’ın kendini özne olarak yaratamamasının ve psikopatisinin sebebi olarak yorumlanabilir.
Final sahnesi de oldukça muğlak: Eva, Kevin’ın yakında on sekiz yaşına gireceği için yetişkinler hapishanesine transfer olacağından bahsediyor. Sonrasında odadan çıkıyor. Boş koridorda öne doğru bir travelling’le açılan bir kapı görüyoruz ve sahne “fade to white” (beyaza dönen ekran) ile bitiyor. Ancak bu, aynı planı ilk görüşümüz değil. Çünkü Kevin’in ameliyathanedeki doğum sahnesi de benzer bir planla bitmişti. Bu ayna plan anne ve çocuk arasındaki bir uzlaşının kanıtı mı? Kapanan bir defterin mi? Ya da açılan beyaz bir sayfanın mı? Gitmeden önce annesi Kevin’a “Neden bunu yaptın?” diye soruyor. Kevin, “Öncesinde nedenini bildiğimi sanıyordum ama şimdi emin değilim,” cevabını veriyor. Bu da Kevin’ın, annesinin dekore ettiği odayı kırmızıya boyadığındaki sahneyle bir yankı yapıyor. Ancak artık küçükken olduğunun aksine Kevin, cevabından emin değil.

Sonuç olarak, Kevin Hakkında Konuşmalıyız bize sessizlik ve yanlış anlaşılmalar üzerine kurulu bir anne çocuk ilişkisinin karmaşık ve çok boyutlu doğasını aktarmayı başarıyor. Bunu yaparken de anne sevgisizliğinden deliren psikopat ergen klişesine düşmekten kaçınıyor. Eva, Kevin hakkındaki sevgisini ona göstermek ve sonralarda endişelerini başkasına söylemek yerine bastırıyor. Bu sebeple anlıyoruz ki Kevin Hakkında Konuşmalıyız asla Kevin Hakkında Konuşuyoruz ya da Kevin ile Konuşuyoruz haline gelmiyor. Film birbiriyle bağlantılı farklı zamanlarda geçen anları bize sunarak bunlar arasında bir ilişki inşa etmeye davet ediyor. Bu inşaatta plastik, görsel ve işitsel elemanlar aracılığıyla yapılan montaj önemli bir yer tutuyor. Böylece bir anne-çocuk arasındaki iletişimin tüm evreleri ve birbirlerinde bıraktığı izler, nedenleri ve sonuçlarıyla gözler önüne seriliyor.
Comentarios