top of page
Yazarın fotoğrafıÖykü Öztürk

KUIR İLİŞKİ DİNAMİKLERİNE SAHİCİ BİR BAKIŞ: LES CHANSONS D’AMOUR

ama birbirimizi sevmeye cesaret ettiğimizde

ifadenin güzelliği uğruna,

dişlerin arasından kayıp geçen elmadaki kurt

kalbimizi mumyalar

zihnimizi ve arta kalanımızı

bıraktığı tatlı kokuyla.


Farklı potansiyellere kendini bırakabilme, hayatın plansızca getirdiklerine ve ansızın götürdüklerine kucak açabilme, yeri geldiğinde çoğalabilme ve hazır olduğunda bırakabilme cesaretini gösterebilmenin filmi Les chansons d’amour. Renkleriyle, solukluğuyla, uçuklukları ve sahiciliğiyle hayatın ikiliklerinin ezgisi.



Başrollerini Ludivine Sagnier, Louis Garrel ve Clotilde Hesme’nin paylaştığı 2007 yapımı müzikal filmi yazan ve yöneten Christophe Honoré, film kritiklerince Fransız Yeni Dalgası’nın varisi olarak anılıyor. Kuir kimliği konusunda açık olan Honoré’un kuir bakışı filmin her sekansına sirayet etmiş, Alex Beaupain’in ayakları yerden kesen besteleriyle de film ayrı bir boyuta taşınmış. Kuir sinemada yaygın bir tema olarak sayılabilecek cinsel yönelim karmaşası bile stereotiplerden uzak şekilde işlenmiş. Sürecin kaotikliğini, keyfini ve sebep olduğu iniş çıkışları oldukça özgün bir şekilde dışa vuran Honoré’un ortaya koyduğu eser anlatımdaki sahicilikte kuir bakışın önemini gösteriyor.



Filmin ilk sekansında yedi senelik ilişkilerine yeni bir soluk getirmek isteyen Ismaël ve Julie’nin Ismaël’in iş arkadaşı Alice’i ilişkilerine dahil ettiklerini ikisi yatakta uzanırken Alice’in davetsiz bir misafir edasıyla zili ısrarla çalmasıyla öğreniyoruz. Yatağa üç kişi sığmaya çalıştıklarında kimin hangi sırada yer alacağı tartışması dönüyor. Ismaël’in ortaya geçmekteki ısrarcı tavrını Alice Julie’nin onayını alarak kırıyor. Böylelikle seyirci daha henüz filmin başında erkeği odağa alan, yalnızca onun zevkini gözeten eril bir ilişkilenme örneğine rastlamadığını fark ediyor.


Julie doğum kontrol hapını alıp almadığını kontrol etmeye gittiğinde Alice de aynı hapı kullandığından söz ediyor. Bunun üzerine Ismaël, Alice’e yargılayıcı bir tavırla erkeklerle seks yapmadığı halde neden hap aldığını, aslında hangi cinsiyete ilgi duyduğunu soruyor. Alice de insanlara cinsiyet tanımadan ilgi duyduğunu, onu ilgilendirenin seks olduğunu belirtiyor. Julie yatağa geldiğinde Alice ve Julie yakınlaşıyor, Ismaël ise bundan pek hoşnut olmuyor. “Uyumamız lazımdı” diye sızlandığında Julie erkek arkadaşını güvensiz hissettirmemeye özen gösteriyor, onu ne kadar yakışıklı bulduğundan ve sevdiğinden söz ediyor. Alice ise kendi deyimiyle bu banal romantizmden, sulu hareketlerden sıkılıyor. Ismaël tüm bunları cinsiyet tanımıyorum diyerek başlatan sendin diyerek Alice’in yönelimini uçuk ve romantik bir yaklaşıma indirgiyor. Alice ise kendinden emin bir tavırla cinsiyet tanımadan insanlara ilgi duyuşunun ilişkilerine yansımalarının hiçbir şekilde cıvık bir romantizm anlayışına dayanmadığından söz ediyor. Böylelikle Honoré, insanlara cinsiyet tanımadan ilgi duymanın herkesi koşulsuz şartsız sevmeye denk düştüğü şeklindeki gülünç anlayışı çökertiyor.



Üçlü ilişki dinamiğinin kendi içindeki her bir ikili ilişki dinamiğini nasıl etkilediği, şahsi olarak her birinin bu ilişki tipini deneyimlerken hangi motivasyonlara sahip olduğu Je n'aime que toi (Sadece Senden Hoşlanıyorum) şarkısıyla beraber oldukça belirgin hale geliyor.


Julie: kimi tercih edersin?

kimi istiyorsun­? kararını ver.

eski güzel günler mi, yeni çağ mı?

ya ben ya o.


Ismaël: ney­i tercih ettiğimi

benden daha iyi biliyorsun.

umursamaz olmanı istiyorum

bu üç kişilik savaşta.


Alice: ben nehrin üstündeki köprüyüm

kavganız bana vız gelir.

ayaklarını­zın altında çiğneyin, n­e yapayım?

buradan bir yere kımıldamıy­orum, la la l­a la...



Üçlünün beraber dışarı çıktıkları sıradan bir akşamda Julie ansızın kötüleşip mekanın önünde ani kalp durması yaşıyor, olay yerinde can veriyor. Julie’nin beklenmedik ölümünün etkilerinin yakın çevresindeki her bireyde farklı zuhur etmesi yasın biricikliğini ve formülize edilmezliğini gösteriyor. Ismaël büyük bir buhrana kapılıyor, hayat arkadaşını kaybetmesi kaçınılmaz olarak ilişkilere bakış açısını kökten değiştiriyor. Julie’nin kaybının yarattığı büyük çöküntüyle baş etmede Alice ve Ismaël birbirlerine yaslanıyorlar, aralarındaki dinamiğin temeline de birbirlerine yardım etme kaygısı oturuyor. Ölüm öyle büyük bir yer kaplıyor ki, kelimelere yer bırakmıyor. Sessizlik içerisinde birbirlerinin varlıklarından güç alıyorlar.



Filmin ilerleyen dakikalarında Ismaël’in ilişkilere dair tahammülsüz ve umursamaz tavrı, karşısına çıkan bir erkekle sınanıyor. Erwann’ın tutkulu kişiliği ve atılgan tavrı, Ismaël’in önyargılarını zaman içerisinde eritiyor. Erwann’ın dairesindeki kitaplığı inceleyen Ismaël kuir edebiyat eserleriyle karşılaşıyor, bunu hafif alaycı hafif flörtöz bir tavırla belirttiğinde ise Erwann bir soru yöneltiyor: Hiç sevdin mi daha önce, ifadenin güzelliği uğruna?


Aşkın hallerini ve farklı ilişki dinamiklerini tartıştıkları bu gece, her ne kadar dirense de Ismaël’in kuir kimliğinin farkına varmasında ve farklı alternatiflere kapıyı aralamasında büyük pay sahibi oluyor. Erwann kendisine ulaşmaya çalıştığında sert bir dille onu reddetse de birkaç saat sonra kendisini onun kapısında buluyor.



Erwann’la aralarındaki ilişkiye istemeden şahit olan Julie’nin ablası Jeanne, Ismaël’in yasla baş ediş şeklini “oldukça farklı ve vahşi” olarak nitelendiriyor. Haliyle bu yaklaşımın Ismaël’in yönelimini keşif sürecine pek yardımı dokunmuyor. Jeanne bununla da kalmayıp Julie’yle aralarında ne olup bittiğini, neden çocuk yapmadıklarını ve neden üçlü olmaya karar verdiklerini sorguluyor. Travma sonucu eşcinsel olma mitinin vurgusunu yaparken sonrasında yönelimin akışkanlığını hiçe sayması ve bifobik söylemleri Ismaël’i oldukça sinirlendiriyor. Ortamdan hışımla ayrıldığında kendisini Julie’nin mezarında bulan Ismaël, tüm bu yükün altında bir de Julie’yi mutsuz ettiğine dair imalarla boğuşmak durumunda kalıyor. Cenazeden beri Julie’nin mezarına hiç gelmediğini öğreniyoruz. Neden bu kadar geç kaldığını soruyor Julie’nin imgesi Ismaël’e, yeni ilişkisinden ötürü sitem ediyor. Ismaël ilerledikçe beyazlar içindeki Julie’nin elini uzatmış halde arkada kaldığını, yavaş yavaş karanlığa gömüldüğünü görüyoruz. Ziyareti vesilesiyle hem Julie’den sonra yeni bir ilişkiye atılmanın hem de yeni keşfettiği kimliğinin ağırlığını üzerinden bir nebze olsun atıp, Julie’nin yokluğunun yarattığı boşlukla yüzleşiyor.


Filmin son sekansında Ismaël’in saatler süren yokluğundan endişelenen Alice, onu bulduğunda telaşla iyi olup olmadığını soruyor. Ismaël de kısaca, “Ben melankoliyim.” diye cevaplıyor. Alice Ismael’in koluna girip onu Erwann’ın yanına götürdüğünde ise Ismaël içinde biriken yükü tüm çıplaklığıyla dile getiriyor:


“sadece bir beden istedim

sadece beni saracak kollar arıyordum

konforlu bir yatak, yorgan altında haz

ama bunun yerine

seni seviyorum dediğini duydum

bu onun problemi diye düşündüm

buna inanıp inanmadığı önemsiz, benim inanıp inanmadığım da”


Erwann’ın aşkı kendisine ait, kendisi için. Ismaël’in ona karşı ne hissettiğinden bağımsız şekilde yeşermiş, büyümeye de devam ediyor. Sevgisini dile getirme konusunda Ismaël’in şu zamana kadar ne Julie’ye ne Alice’e ne de Erwann’a sergileyebildiği dürüstlüğü sergiliyor. Erwann’ın Ismael’ in aradığı kişi olduğu şüpheli ama kararlılığı ve ne istediğini bilen tavrı ile Ismaël’in ulaşmayı arzuladığı noktada olduğu aşikar.


“sadece bir vücut olmakta sorun yok

sana kollarımı da açabilirim

yatağım, neden olmasın

ama tüm bunlar için

‘seni seviyorum’u duyman gerek.”



Les chansons d ‘amour, kuir ilişki alternatiflerini keşfetmekten çekinmemekle kalmayıp onları oyuncu bir tavırla ele alarak karakterlerin kimlik sorgulamalarını bu alternatifler ışığında farklı anlatım olanaklarıyla yansıtıyor. Honoré’un kuir temsil stereotiplerinin ötesine geçebilmesi, “iyi temsil” kaygısı güderek karakterlerin insani yanlarından ödün verme çıkmazına düşmemesi ve böylelikle çok boyutlu kuir karakter inşasının önünü açması, filmi kuir sinemada önemli bir noktaya taşıyor. Standartlarımızı kendimiz için belirleme özgürlüğüne ulaşma ümidine, bambaşka deneyimlerin renklerine ve de aşk şarkılarına tutunmayı mümkün kılıyor.


Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page